29 Ocak 2012 Pazar

Hücredeki Adali'nin Rüyasi (Siir) - Mahir Çayan


30 Mart 1972 tarihi, bir miladdir. Kurtulusun yolu, Kizildere'de açik, kesin bir manifestoya dönüstürülmüstür. Kizildere, bir kahramanlik destaninin adidir. Anadolu'nun kurtulusu ugruna yazilmis bir destandir.

Bu destandan çok korktu egemen siniflar. Kizildere adi, Mahir adi, oligarsinin "sakincalilar" listesine girdi. Bu direnisi tarihten silemezlerdi. Yapabilecekleri tek sey, UNUTTURMAK'ti. UNUTTURAMADILAR! Binlerce çocuga Mahir adi verildi Anadolu'da. Onbinler, yüzbinler, "Kizildere Manifestosu Yolunda Ileri", "Yolumuz Çayanlarin Yoludur" sloganlariyla geçtiler meydanlari. Gençtiler. Burjuvazi onlarin gençligini ileri sürüp, Anadolu ihtilali açisindan üstlendikleri büyük misyonu küçültmeye çalisti. Burjuvaziye göre "Gençtiler, cahildiler, heyecanliydilar..." Evet gençtiler; ama bilgelesmis, kavgada ustalasmis, halkini ve ülkesini taniyan bir gençlikti onlar. Evet heyecanliydilar; halkin kurtulusunun, vatanin bagimsizliginin heyecani sarmisti yüreklerini. Hayatlarini bilinçle, kararlilikla, iradeleriyle ortaya koyabilecek kadar olgundular. Iskencelere, hapisliklere direnecek kadar olgundular. Ihanetlerde yikilmayacak kadar tecrübeliydiler. Onlar, statükolardan kopuslarin temsilcileriydiler. Sordular, sorguladilar, arastirdilar, kendi önlerini aydinlattilar. Bu yolda savasip, Türkiye halklarinin yol göstericisi oldular. Burjuvazinin asagilik kalemsörleri, "Mahir yasasaydi..." diye baslayan spekülasyonlari çok severler. tabii öngördükleri ihtimaller, kendileri gibi düzenin bir usaga olmaktan baska bir seyi içermez.Ama cümlelerine yanlis basliyorlar. Çünkü Mahir zaten yasiyor. Teorisiyle, Türkiye halklarinin kurtulusu için ortaya koydugu stratejiyle, pratigiyle yasiyor. Kendileri ise, medya patronlarina usaklik yaparak, zaten çoktan intihar etmislerdir. Yasayan ölülerdir onlar. Kim var onlarin bir tek sözüne kulak asan? Kim var onlarin yolundan yürüyen? Mahir ve onun mimari oldugu Kizildere destani, halkimiza yol göstermeye devam ediyor. Hiç unutmadik Kizildere'yi. Unutmayacagiz. Kizildere, öncesi ve sonrasiyla bütünlesen bir destandir. Bu kisa brosürde bu destani özetle anlatmaya çalistik. Yalnizca hesap sormak için degil, Anadolu ihtilalini gerçeklestirmek için unutmuyoruz Kizildere'yi.

Kizildere, halkimizi Anadolu Halk Cumhuriyeti'ne götürecek kurtulus yoludur.

HÜCREDEKI ADALININ RÜYASI

Tas duvar, demir karyola ve yerlerde sayisiz izmaritler.

Helanin pis kokusu, rutubetli, sikintili, nikotinli,

Insani serseme çeviren kursun gibi agir bir hava,

Duvarlar sanki soguk dalgalari imal ediyor.

Istediginiz kadar üzerinize kalin seyler giyinin,

Oligarsinin hücresinde sogugu yenmek imkansiz.

Ranzanin karsisinda kafesli demir kapi,

Arkasinda Mehmet.

Görevi dakikasi dakikasina beni denetlemek

Mehmedim utaniyor, kahroluyor.

‘Askerlik agam n’aparsin’diyor.

Aslinda o da tutsak.

Ben hücre içinde, o hücre önünde.

Günde bes kere büyük baslar bakar içeriye;

Yüzlerinde tecessüs.

‘Çilgin adam, 3-5 kisi ile koskoca karanliklar

Imparatorluguna kafa tutan adalilar.’

Ama yine de ‘çilgin adamin’ karsisinda

Bir eziklik, bir burukluk duyuyorlar o baska.

Gündüz gece diye bir ayrim yoktur hücrede,

Zaman ve mekan özümlenmis artik.

Sadece koldaki saattir, geceyi gündüzü bildiren.

Isik yirmidört saat yanar.

Bir nefes, bir dumandir yoldasim,

Cigarami her çekiste duman olur,

Uçar giderim, ta uzaklara.

Çogu kere Ada’ma giderim,

Cigaramin dumani, beni memleketime; Ada’ma götürür.

Kahpe Istanbul’un, kahpe bir bölgesinde,

Bir evdeyim, yoldaslarimla beraber.

Bu ev, yoldaslik-dostluk-kardaslik-mertlik-kazanç ve sevgi evidir.

Bu evde, hersey o kadar güzel ve o kadar anlamlidir ki...

Ev de degil, ada, ada!

Satilmisligin, kahpeligin, riyakarligin, adiligin ve her çesit

asagilik ve her çesit yabancilasmanin karisimi olan,

Karanlik Denizi’nin ortasinda,

Günesi batmayan bir ada.

Ben ne suraliyim ne burali,

Adaliyim adali,

Adam ormanliktir.

Dostluk yoldaslik, mertlik ormani,

bütün ada’mi kaplar.

Erdemin günesi yirmidört saat aydinlatir adami

Biz ada sakinleri bilmeyiz karanligi.

Ben adaliyim ey kahpe hücre, Ada’li.

Dogru ya, sen nereden bileceksin Ada’mi.

asirlik, feodal, militarist hücre.

Ya, sen, öküze benzemek için kasilan, sisen

haset kurbaga hilkat garibesi bilir misin ada’mi?

Dünya karanliktir, günesi batmayan böyle bir ada

yeryüzünde yoktur.

Degil mi karanliklar cücesi, zavalli acuze?

Ya sen yarasalar sairi, piskin Cacomcho?

Degil siirlerde, masallarda bile böyle bir ada yoktur.

böyle bir ada esyanin tabiatina aykiridir.

Senin için degil mi karanliklarin kapkapa sairi?

Senin dedigin esyanin degil, karanligin tabiatina aykiridir.

Karanlik cüceleri, acuzeler, dürzüler...

Yarinin Türkiye’sinin hayvanat bahçesinde

teshir edilecekler...

Adam kalabaliktir hain hücre:

Elde mitralyözüyle,

Sierra Maestra’da, Falcon’da, Vietnam’da

Mozambik’te, Angola’da, Sina çöllerinde...

Özgürlügün türküsünü söyleyenler.

Zulme, kahpelige, sömürüye karsi...

Disiyle, tirnagiyla üç kitada karsi koyanlar

benim evlatlarimdir kahpe hücre.

Benim adamin ormanligindan aldiklari fideleri,

“birer birer dikiyor, kahpeler koalisyonunun dünyasina .

Kel dünya, Ada’min agaçlariyla ayibini örtüyor, güzellesiyor artik.

Iyi bak bana feodal duvar, iyi tani beni.

Seni yerle bir edecek Ada’lilari iyi tani.

Adam ve hemserilerinin çogu ne halde diye

dudak bükme, orospunun dölü utanç duvari

Evet adami karanligin sulari basti.

Evet, benim gibi pek çok adali bu çirkef sularin altinda,

ama bosuna sevinme, Ada’m batmaz, yok olmaz

Ada’m, sadece karanlik denizinde yerini degistirdi.

Hepsi o kadar.

MAHIR ÇAYAN

Hiç yorum yok: